26 Kasım 2017 Pazar

İÇİNİZDEKİ ÇOCUĞU SERBEST BIRAKIN!



 Kim ne derse desin, hepimizin içinde hiç büyütemediğimiz bir çocuk vardır aslında.Bunun aksini iddia edenlerede katılmıyorum...

  Hangi yaşta olursanız olun, İnanın hiç farketmez.Etrafınızdakilere aldırmadan, millet ne der diye düşünmeden, içinizden ne geliyorsa onu yapın serbest bırakın içinizdeki çocuğu...


 Canınız elmalı şeker mi istedi, etrafınızdakilere aldırmadan alın,canınız salıncağa mı binmek istedi binin,canınız lunaparka mı gitmek istedi gidin.Siz bir anne, baba, abla, abi olabilirsiniz evet , ama bu hiç bir zaman içinizdeki masum çocuğu serbest bırakmanıza engel değildir...


 Zaman kısa, gerçekten çok kısa içinizden geldiği gibi hayatın yaşamın tadını alarak yaşayın.Kimse için kendinizi değiştirmeyin ve kimseyi değiştirmeye çalışmayın. Insanları olduğu gibi sevmeye çalışın, sizin olmasını istediğiniz gibi değil...

 Sevgiyle doldurun yüreklerinizi, huzurla, mutlulukla...

  Çıkartın içinizdeki sıkışmış çocuğu, çıkartın ki ; yaşamaya çalıştığımız bu kirli dünyada masum çocuklar ölmesin...

21 Kasım 2017 Salı

PSİKOLOGLARA GÖRE MUTLU OLMAK İÇİN YAPILMASI GEREKENLER!



  Mutluluk herkes için önemli bir kavramdır.Yapılan araştırmalara göre ; mutlu insanlar işlerinde daha başarılı, daha uzun yaşıyor ve daha mutlu evlikler yapıyorlar.

  Yanlız mutluluk kavramı kişiden kişiye değişiklik gösterdiği için, oldukça tartışmalı bir konu haline gelmiştir.Filozoflar yüzyıllardır bu konu üzerinde hem fikir olup, henüz bir sonuca ulaşamamışlardır.

 Öyleyse bakalım mutlu olmak için yapılması gerekenlere ;

 ✔️AMAÇLARINIZIN PEŞİNDEN GİDİN : Psikologlara göre kendine bir amaç belirleyen ve onun peşinden giden insanlar, hem amaçlarına daha kısa sürede ulaşıyor hemde daha mutlu oluyorlar.

✔️ YAPTIĞINIZ İŞTE ANLAM BULUN : Yale Üniversitesi psikologlarından Amy Wrzesniewski bu konuda 3 yaklaşımda bulunuyor ;

 1-  Bir iş : Maddi getirilerine odaklan ve kendini tatmin etmek zevk almak gibi unsurları düşünme.Çünkü bunlar seni daha mutlu insan yapmayacak.

2-  Bir kariyer : "Kendini geliştirmeye odaklan".

3- Bir meslek : Dünya için önemli bir şey yapmanın keyfini çıkar ve sosyal anlamda faydalı bir iş yapıyor olduğuna odaklan.

SONUÇ: Yaptıkları işte anlam bulabilen insanlar daha mutlu.

✔️ SEVDİĞİNİZ İNSANLARLA SIK SIK ZAMAN GEÇİRİN : Başlıktanda anlaşılacağı gibi sevdiğiniz insanlarla zaman geçirmek sizi daha mutlu hale getiriyor.

✔️ SPOR YAPIN : Spor yapan insanlar diğerlerine göre daha mutlu ve hayattan daha çok zevk alıyor.

✔️  TAZE YİYECEKLER TÜKETİN : Yapılan araştırmalara göre taze meyve ve sebzelerin mutlu olmakla büyük oranda çelişkisi olduğu kanıtlanmıştır.

✔️ UZUN SÜRELİ BİR İLİŞKİYE SAHİP OLUN : Bundan kasıt, The New York Times tarafından yapılan araştırmaya göre evli insanlar bekar insanlara göre daha mutlu. Çünkü ; İki insanın birlikteliği
hayata karşı her zaman daha güçlü ve dirençli olmayı sağlıyor.( O zaman  en iyisi evlenmek :) diyelim).

 Sizler nelerden mutlu oluyorsunuz ? Yada bu maddelerden hangilerini günlük hayatta uyguluyorsunuz , yorum olarak bırakabilirsiniz. SEVGİLER...

17 Kasım 2017 Cuma

YALNIZSAN VE KADINSAN ÇOK ÇEKERSİN...


  Geçenlerde bir kadın programında çaresiz bir annenin yakarışlarını dinlerden bir kadın olarak, bunu yapanlara kınayarak baktım.

  İlk olarak kadının kullandığı şu cümle beni çok yaraladı.YALNIZSAN VE KADINSAN ÇOK ÇEKERSİN... Bir insan bu kelimeyi söylüyorsa belliki çok canı yanmıştır. Haksız mıyım ?

 Kadın olmak gerçekten bu kadar zor mu ? Topluma ve çevreye baktığımız zaman bunun cevabını çokda net görüyoruz aslında. Evet zor, hemde çok zor... Özellikle yalnızsan dahada zor.

  Kadının kucağından belkide daha kokusunu bile alamadan, yeni doğmuş bir bebeği, koparılmış konuşmasına dahi fırsat verilmeden üstüne tehdit edilmiş. Sizce bu insanlık mı !
Tamam belki ben bir anne değilim, o duyguyu olmadanda anlayamam belki, ama en azından vicdanım var çok şükür...


 Bunun adına acımasızlık mı dersiniz, vicdansızlık mı dersiniz ne dersiniz bilmiyorum ama, bunu yapan kişi yabancı değil  öp öz bir "Babaanne "...

 Kadın namussuzluk yaptığı için mi bebeği elinden alındı? Hayır ! Bebeği başkasına para karşılığı satılmak için...

Tabi bunun karşısında susan baba da var... Kadının kimsesi yok, hayata anne ve babasını kaybederek 1-0 geride başlamış zaten, okuma yazması olmayan, akrabaları tarafından 14 belki 16 Yaşında evlendirilen çaresiz bir kadın..

 Baba çocuğunu kucağına alınca anlarmış baba olduğunu.Ama anne öyle mi? Soruyorum annelere , anne olacaklara ...

  Ben bu tür olaylarla karşı karşıya geldiğim zaman çok etkileniyorum gerçekten.Empati kurmaya çalışıyorum ve hep kendime şu soruyu soruyorum, ben olsaydım ne yapardım? ...

  Bu olaylara yaşananlara ne zaman bir dur diyeceğiz bilmiyorum...




14 Kasım 2017 Salı

ESKİDENDİ ÇOK ESKİDEN...



   Büyüklerimizden çok duyarız ; nerde o eski günler, nerde o eski bayramlar nerde o... Şimdi ise hiç birşeyin tadı tuzu yok !

  Değişen zaman mı ? Yoksa bizler miyiz ? Hangimiz küçük şeylerle mutlu oluyoruz artık ?

 Hepimiz kapılmışız zaman yolculuğuna gidiyoruz.Girmişiz bi yaşam karmaşasının içerisine, kimse kendinden başkasını düşünmez olmuş... Ne zaman bu hale geldik biz!

  Şimdi ise özlem duyuyorsunuzdur eski mutluklarınıza.Ne bilim çocukluğunuza, gençliğinize, eski bayramlara, küçük şeylerle mutlu olmaya...

 Çocukken annemizin babamızın aldığı bayramlıklarla yatan mutlu olan çocuklardır biz. Ertesi gün bayram diye sabaha kadar seker torbalarımızla heyecandan uyuyamayan çocuklardık biz, yeni alınan ayakkabıyı yatağımızın ucuna koyup yatan çocuklardık biz... Ne oldu o masumiyete...



  Şimdi bakıyorum da hiç birşeyle mutlu olmaz hale gelmişiz.İsteklerimiz, Arzularımız, Hedeflerimiz mi büyüdü ? Yoksa bizler mi ?

  Küçük şeylerle mutlu olmayı bilmeliyiz eskisi gibi,Yoksa ne yaşamın ne hayatın tadını çıkartabilirsiniz.Mesela Sağlığınız yerinde olduğu için şükredin, mutlu olun.Mesela gidecek bir işiniz olduğu için şükredin, mutlu olun. Mesela seven bir eşiniz, çocuklarınız olduğu için şükredin, mutlu olun. İnanin sizin yerinizde olmak isteyen, o hayata sahip olmak isteyen, o kadar çok insan var ki, Suriyede, Arakan'da zor şartlar altında olan,savaştan kaçmaya çalışan, eşini çocuğunu savaşta kaybeden müslümanları düşünün,ve halinize yeniden şükredin...

Ve unutmayın ; Bu hayatta kendin mutlu değilsen, Kimseyi mutlu edemezsin !






9 Kasım 2017 Perşembe

DANİMARKA HAKKINDA 1



 Merhaba...
Sizlere elimden geldiğince, yaşadığım ülkeyi tanıtmaya,burdaki hayat hakkında bilgiler vermeye ve çektiğim güzel karelerde burayı anlatmaya çalışacağım.

 Bu yazımda ülke hakkında bilgiler vermek istiyorum.

  Kuzey Avrupa'da yer alan İskandinav Yarımdasındaki 5,731 milyon nüfusa sahip küçük bir ülke.Küçüklü büyüklü 400 adadan oluşuyor.

 Deniz ve okyanus etkisiyle Ilıman bir havaya sahip olan ülkede 2 güne bir yağmur veya kar yağıyor malesef.Çok temiz bir havaya sahip olan ülkenin %65 ini ormanlık alanlar oluşturuyor.

  Resmi dili Danca olan bu ülkede, ikinci dil olarak İngilizce ve Almanca geliyor.İngilizceniz varsa dil konusunda sıkıntı yaşamazsanız.

  Ülkenin Başkent'i Kopenhag.

  Hayat standartları diğer ülkelere göre oldukça yüksek.

  Her Avrupa ülkesinde olduğu gibi arabadan çok bisikletleri görmek mümkün.Burada yaşayan insanlar ulaşım aracı olarak daha çok bisikleti tercih ediyorlar.

  Ve ben bu ülkenin en çok mimarisini seviyorum galiba. Ülkenin hiç bir değerini kaybetmemesi ve mimarisine zarar vermeden bu güne kadar korumasıda ayrıca güzel ...

  Yazıma çektiğim fotoğraflarla son veriyorum.Bir sonraki yazımda görüşmek üzere...

Başkentten bir kare.


Her yerde küçük gölleri ve ördekleri görebilirsiniz.
İsveç ve Danimarka'yı birbirine bağlayan Öresund Boğazı.

Yemyeşil ormanlık alanları..



Turistlerin en çok görmek istedikleri ülkenin sembolü olan deniz kızı.



Başkentten mimarisine bayıldığım bir yapı.


Renkli evlerin olduğu bir sokak....

  

Burası Başkent'te bir çarşıdan görünüm..


Başkentte bir sokaktan görünüm






Başkentten bir görünüm....



7 Kasım 2017 Salı

SAHTE PARFÜMLER SAĞLIĞIMIZI TEHDİT EDİYOR!


  Sahte parfümler uzun süreli kullanımlarda ciddi sağlık sorunlarına yol açmaktadır. Ve heryerden kolaylıkla temin edebilirsiniz.Ancak ucuza bakım yapmak isterken,bu size pahalıya mal olabilir.

  Bir parfümün sahte olup olmadığını ilk sıktığınız anda, vücudunuza verdiği reaksiyonlar sonucu anlayabilirsiniz. Mesela; kızarıklık, kaşıntı, su yanığı kabarcıkları tarzında kendini göstermeye başlayacaktır.

   Parfümün sahte olup olmadığını ayırt etmek ise zor. Tasarımları, kokuları birebir aynı.Bunun için güvenilir mağazalardan temin etmek ve etiket fiyatının çok altında satın almamak gerekiyor.

  Cilt uzmanları sahte parfümlerin başta kanser olmak üzere, bir çok zararlı etkileri olduğunu söylüyor.Özellikle içerisinde paraben,ağır metaller,petrol ürünleri içeren ürünler sağlığımızı daha çok tehdit ediyor.Uzun süreli kullanımlarda hücrelerin kansere dönücü özelliğini kolaylaştırdıkları tespit edilmiş.

 Sağlığımız bizim için çok önemlidir bu yüzden;

- Merdiven altı ürünlerinden uzak duralım.
-Sağlık Bakanlığından onaylı olup olmadığını mutlaka kontrol edelim.
-Parfümü alırken sadece kokusunu düşünmeyelim, çünkü sahte ürünler daha sert,kalıcı kokuya sahiplerdir.
-Sahte parfüm üreticileri vergi ödemedikleri için fiyatları çok daha ucuza satmaktadır.Ürün alırken piyasa fiyatını araştırıp öyle alalım.
-Parfümü direk cildinizle KESİNLİKLE temas ettirmeyin.



5 Kasım 2017 Pazar

NEDEN EMPATİ KURMAYI BECEREMiYORUZ.

 
   Toplum olarak bir türlü kurmayı beceremediğimiz EMPATİ...  Sizce bu kadar zormu karşıdaki insanı anlamak, dinlemek ,onun yerine kendinizi koymak...

 Aslında yapmamız gereken çok şey yok! Başta karşımızdaki insana saygı duymalıyız.Herkes düşünceleri konusunda hem fikir olmak zorunda değildir.Benim düşüncelerimi fikirlerimi sen savunmak zorunda değilsin. Bende senin...

  Empatinin hayatımızda büyük bir yeri var aslında.Çoğumuz günün %70'ini iletişim kurarak, % 45'ini ise dinleyerek geçiriyoruz.

  Hepimiz dinlenilmek isteriz, görmezden gelinmek yada farkedilmemek istemeyiz.Karşınızdaki kişinin sizi nasıl dinlediğide çok önemli tabi.Umursamız bir tavırla mı ? Yoksa kendini sizin yerinize koyarak mı ?...

  Dinlemek ; karşınızdaki kişinin sözcüklerini duymaktan dahada ötedir.

   Anlamak istemeyen bir insana zorla birşeyi anlatamazsınız zaten.Onun kendi bildiği düşüncesi yanlışda olsa, doğruda olsa onu savunmaya devam edecektir.Kimimiz böyle durumlarda üstüne gitmek yerine pes etmeyi tercih ederiz ve o insandan uzaklaşırız.Ama inanan o kişi hala yaptığı hatanın farkına bile varamadan, savunduğu düşüncenin haklı olduğu kanaatına varır(Böyle insanlar karşınıza eminim ki çıkmıştır, yada çıkacaktır).

   Kızılderililer ise empatiyi şu sözleri ile tanımlamışlar ; " Başkasının mokasenlerinde 1 mil yürümek"...

  Hepimizin savunduğu doğrular vardır elbette hayatta.Bana göre kara olan, sana göre siyahtır belkide... Bu konuda karşılıklı fikirlerimize saygı duymalı ve karşımızdaki insanın savunduğu doğrunun nedenini anlamaya çalışmalıyız.

  Kimbilir belkide bizim savunduğumuz doğru yanlıştır...

2 Kasım 2017 Perşembe

ÇOCUKLARINIZI MESLEK , OKUL SEÇİMİ KONUSUNDA ÖZGÜR BIRAKIN!





 Hayatta elbette ki isteyipde yapamadığımız şeyler vardır.Ama yapabileceklerimiz için çaba göstermeliyiz ve önümüze çıkan engelleri aşmak için uğraşmalıyız, Ya bu engel ailen ise !...


 Sizlere bu konuyu kendi hayatımdan bir örnek ile anlatmak istiyorum;

 Ben lise ye hazırlık sınavlarında, oturduğumuz yere 1,buçuk saat uzaklıkta olan bir  ilçede, Anadolu Sağlık Meslek lisesini kazanmıştım.O zamanlar Anadolu Sağlıkda okumak büyük ayrıcalıktı ve puanlarıda çok çok yüksekti.(11-12 sene öncesinden bahsediyorum). O zamanlar üniversiteye gitmesinde, okulu bitirdikten sonra, Özel hastanelerde hemşire olarak çalışabilme imkanın vardı,Ama ailem izin vermedi ve ben gidemedim , çok üzülerek...

  Eve yakın başka bir Anadolu lisesine yazıldım istemeyerek, ve 2.sınıftan okulu bıraktım...

  Başarısız olduğum için mi? hayır.Hevesimin kırılarak, istemediğim halde başka bir okula gönderildiğim için...

  Çocuklarınızı istemedikleri okullara gitmek, yada istemedikleri meslekleri almak zorunda bırakmayın. Lütfen bırakın onlar neyi seviyorsa ilgisi ne yöndeyde ona yönelsin, engeller koymayın önüne!


  Sonra ne mi oldu ?, ben bi kaç yıl okul kelimesini bile duymak istemedim. Ailem okulumu bıraktığım içinde çok tepki gösterdi.Ama sonuç itibari ile bırakmıştım ...

 Bi kaç yıl sonra Aileme verdiğim tepki yüzünden kendim zararlı çıkacağımı anlayınca,çok geç olmadan okulumu bitirmeye karar verdim, vede bitirdim.

 Ama söylemek istediğim şu, çocuklarınızı seçim yapmak zorunda bırakmayın.Kendi seçimlerini kendileri yapsınlar. Ben şanslıydım hatamın farkına erken varıp okulumu bitirdim. Ama benim gibi olupda yarı yolda tökezleyen çok kişi tanıyorum.

  Lütfen bırakın kendi kararlarını kendileri vermeyi öğrensinler. Hatalı bir seçim yaparlarsada bunun farkına kendileri varıp , doğru olana yönelmeyi öğrensinler ...

 Sonrasında inananın en çok üzülen sizler olacaksınız...

1 Kasım 2017 Çarşamba

BUNUN ADI VİCDANSIZLIK !



   Haberlerde görüp çok etkilendiğim bir haberden bahsetmek istiyorum.

 Sadece 12 yaşında bir çocuk evet sadece 12 yaşında... Hayatın daha ne olduğunu anlayamamış 12 yaşında bir cocuk. Ordada neden o zincirlerle bağlı olduğunun bilinçinde olmayan bir çocuk...

  Bu vicdansızlığıda ona yapan öz Amcası... Anne ve babasını kazada kaybedip amcasının baktığı bir çocuk ... Nasıl baktığı ise gözler önünde... Böyle haberleri görünce o kadar sinirleniyorum ki; o çocuk sana ne yapmış olabilirde orda o zincirlerle bağlanmış...?

  O çocuğun psikolojisi ne oldu şimdi ? Nasıl düzgün bir birey olarak büyütüp yetişecek? Nasıl üzerinden atabilecek bu yaşadıklarını ? Yada atabilecek mi sizce ? Tabiki hayır !

  Bu sadece ekranlara yansıyan yüzü ya yansımayan tarafı ? Yada bu küçük çoçuk gibi kaç çocuk daha var ...

  Söyleyecek söz bulamıyorum böyle insanlara.Şimdi göz altındaymış peki ya sonrası ?

   Hakkettiği cezayı almasını umut ediyorum...

GÜLÜMSEMEK İNSAN ÖMRÜNÜ UZATIYOR!